Elmalı'lı merhûmun ifadesiyle «bunların büyük ruhları ve şahsiyetleri çağırıp getirme iddâaları yalan olduğunda şüphe yok ise de habis ruhları ve sefil şahsiyetleri afsunlayıp topladıkları ve bu suretle yüce ruhlara zarar vermeye çalıştıkları muhakkaktır. (Hâk Dini Kur'ân Dili, C. VIII, s. 6365)
Spirtualizm konusunda yazanların ciddileri arasında bulunan İ.B. Kuday ve A.S. Akay, ruh çağırma işinin başarısını uzun uzadıya isbata çalıştıktan sonra «Bugün tecrübî psikoloji laboratuarları bu meselelerin daha henüz karanlık kalmış noktalarını aydınlatmakla meşguldürler... Ruhlarla muhaberede bulunduklarını söyleyen medyumların bir çok iddiâları, yukarıda saydığımız mihanikiyetlere göre yanlış ve hatalı olabilir...» (Spirtualizm, İst. 1949, s. 133.) diyorlar.
Bu iki nakil yukarıdaki hükmümüzü teyid etmektedir.
Şu halde:
a) Gelenin ruh olduğu belli değildir; cin olması ihtimali daha kuvvetlidir. (Cin çağırma işi cemiyetimizde öteden beri bilinmekte idi, şimdikiler bunu biraz daha modernize ederek adına «ruh çağırma» dediler.)
b) Gelen varlığın veya hayâlin verdiği haber ve bilgiler, yalan ve yanlış ile karışıktır.
Dinimiz ruh ve diğer madde ötesi varlıklar üzerine ilmî araştırma yapmayı engellemez, aksine teşvik eder. (ez-Zâriyât: 51/21) Ancak maddî manevî menfaat sağlamak gayesiyle ve İslâm inancına uymayan telakkiler, anlayışlar içinde bu işlerle uğraşmayı ve mesnedsiz iddialara inanmayı meneder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder